Avukat Bahadır Öztürk kaleminden

Kamulaştırmasız el atma davası için herhangi bir zamanaşımı ya da hak düşürücü süre söz konusu mudur?

08.11.1983 gününde yürürlüğe giren 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 38.maddesinde, kamulaştırmasız el koymadan doğan her türlü davaya bir sınırlama getirilmiştir.

2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun “Hak Düşürücü Süre” başlığını taşıyan 38. maddesinde; “Kamulaştırma yapılmış, ancak işlemleri tamamlanmamış veya kamulaştırma hiç yapılmamış iken kamu hizmetine ayrılarak veya kamu yararına yönelik bir ihtiyaca tahsis edilerek üzerinde tesis yapılan taşınmaz malın malik, zilyed veya mirasçılarının bu taşınmaz mal ile ilgili her türlü dava hakkı yirmi yıl geçmekle düşer. Bu süre taşınmaz mala el koyma tarihinden başlar.” hükmü öngörülmüştür.

Bu açık hüküm karşısında, idarenin el koyarak taşınmazı kamu hizmetine özgülemesi veya bir tesis yaptırma eyleminin üzerinden yirmi yıl geçmiş ise, artık tapu ile malik bile olsa, sahibinin her türlü dava hakkının düştüğü, kuşku ve duraksamadan uzaktır.

Anayasa Mahkemesinin 4.11.2003 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 10.4.2003 tarih ve 2002/112 E.,2003/33 sayılı Kararı ile 4.11.1983 günlü, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 38.maddesinin Anayasa’ya aykırı olduğundan iptaline karar verilmiştir.

Ancak Anayasa Mahkemesi kararları geriye yürümediğinden iptal kararının yürürlük tarihi olan 4.11.2003 tarihi itibariyle yirmi yıllık hak düşürücü süresi dolan kamulaştırmasız el atmalarda maliklerin dava açma hakkı bulunmamakta idi.

Diğer bir anlatımla 09.10.1956 tarihinde yürürlüğe giren 6830 sayılı İstimlak Kanunu’ ve Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ile hukuk sistemimize giren kamulaştırmasız el atma davaları için hak düşürücü süre ortadan kalmakla beraber Anayasa Mahkemesi kararları geriye yürümediğinden 09.10.1956 ile 04.11.1983 tarihi arasında idarenin el koyma işlemlerine karşı taşınmaz malikin dava açma hakkı bulunmamakta idi.

6487 Sayılı Yasanın 21.maddesi ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’na eklenen geçici 6.madde ile bu mağduriyetin önüne bir nebze olsun geçilmiştir.

Söz konusu hüküm gereğince “Kamulaştırma işlemleri tamamlanmamış veya kamulaştırması hiç yapılmamış olmasına rağmen 9/10/1956 tarihi ile 4/11/1983 tarihi arasında fiilen kamu hizmetine ayrılan veya kamu yararına ilişkin bir ihtiyaca tahsis edilerek üzerinde tesis yapılan taşınmazlara veya kaynaklara kısmen veya tamamen veyahut irtifak hakkı tesis etmek suretiyle malikin rızası olmaksızın fiili olarak el konulması sebebiyle, mülkiyet hakkından doğan talepler, bedel talep edilmesi hâlinde bedel tespiti ve diğer işlemler bu madde hükümlerine göre yapılır. Bu maddeye göre yapılacak işlemlerde öncelikle uzlaşma usulünün uygulanması dava şartıdır.

Yani 9/10/1956 tarihi ile 4/11/1983 tarihleri arasında taşınmazına kamulaştırmasız olarak el atılan ancak hak düşürücü süre nedeniyle dava açma ortadan kalkan taşınmaz maliklerine, öncelikle kamulaştırmasız el atan idareye uzlaşma başvurusunda bulunma zorunluluğu getirilmiş, uzlaşma sağlanamaması halinde ise bedelin tazmini için dava açma hakkı tanınmıştır.

Maddenin 7.fıkrası gereğince, açılan davalarda her türlü mahkeme ve icra vekalet ücretlerinin bedel tespit ve tescil davalarında öngörülen şekilde maktu olarak belirleneceği belirtilmiştir.

Maddenin 8.fıkrasında, mahkemece hükmedilen bedelin tahsilinde merkezi yönetim bütçesine dâhil idarelerin yılı bütçelerinde sermaye giderleri için öngörülen ödeneklerinin yüzde ikisi, belediye ve il özel idareleri ile bağlı idareleri için en son kesinleşmiş bütçe gelirleri toplamının, diğer idareler için en son kesinleşmiş bütçe giderleri toplamının en az yüzde ikisi oranında ayrılacak paydan, sonraki yıllara sâri olacak şekilde, garameten ve taksitlerle gerçekleştirileceği belirtilmiştir.

Maddenin son fıkrasında ise ödenecek olan bedelin tahsili sebebiyle idarelerin mal, hak ve alacaklarının haczedilemeyeceği kuralı getirilmiştir.

Netice itibariyle 9.10.1956 tarihinden önce el atılan taşınmazlar için dava açma hakkı bulunmamaktadır.

9.10.1956-4.11.1983 tarihleri arasında el atılan taşınmazlar için öncelikle idareye başvuru zorunluluğu mevcut olup uzlaşma sağlanamaması durumunda kamulaştırmasız el atma davası açılabilir. Harç ve vekalet ücretleri maktu olarak belirlenir. Yargılama sonucunda ödenmesine karar verilen bedelin tahsilinde, idarelerin ayıracağı ödenekten garameten ve yıllara sari olacak şekilde ödeme yapılır ve idarelerin mallarına haciz yapılamaz.

4.11.1983 sonrası kamulaştırmasız el atma davalarında ise herhangi bir başvuru zorunluluğu olmaksızın kamulaştırmasız el atma davası açılabilir. Yargılama harçları ve vekalet ücretleri nisbi olarak belirlenir.

Avukat Bahadır ÖZTÜRK

 
 
 
 
 
 
 

Copyright © 2024 . Tüm Hakları Saklıdır.